Öncelikle şunu söylemeliyim, sağlık sorunlarını aşmaya veya yaşam kalitesini artırmaya yönelik çözümlerde daha ilaçsız ve doğala yakın alternatifler her zaman ilgimi çekmişti. Pek çok hastalığın ve ölümün temelinde maalesef hatalı veya eksik beslenmenin olduğunu farkettim. Bu da ilgimi beslenme alanına çekmeme vesile oldu.
Pertevniyal Anadolu Lisesi mezuniyetimden sonra İstanbul Bilim Üniversitesinde tam burslu olarak beslenme ve diyetetik lisans eğitimimi tamamladım. Eğitimim süresince Medical Park, Florence Nightingale gibi ciddi kurumlarda klinik staj yaptım. Yatan hastalar, çocuk ve yetişkin gruplarıyla çalışmalarım ve pek çok vaka görme fırsatım oldu.
Çünkü sosyal medyanın insanları bedenleri üzerinden adeta yarışa sokmasından, başkalarıyla kendilerini kıyaslayıp beden algılarının bozulmasına sebebiyet vermesinden kelimenin tam anlamıyla bıkmış durumdayım. Aynı kiloda ve boyda olsalar dahi iki insan aynı şekilde görünmeyebilir. Kimsenin sağlıklı beslenmek için motivasyonu “birileri gibi olmak” olmamalı. Ya da kilo verip fotoğrafını paylaştığım bir danışanım o görüntüyü kaybetmeme gerekliliğinin psikolojik baskısıyla yaşamamalı. Bunun yanı sıra hiçbir danışanım “acaba fotoğraflarımı paylaşacak mı, reklam olacak mıyım” kaygısı gütmemeli ve daha zayıf, daha ince olma takıntısına mahal verilmemeli. Bu ve bunun gibi sebeplerden ötürü fotoğraf paylaşmıyor, sadece inancını yitirmiş olanlara ilham olması açısından başarı grafiği örneklerini hiçbir detay vermeden paylaşmayı uygun görüyorum.
Deneyim ve eğitimlerimin de yardımıyla, farklılıkları esas alarak aslında herkes için kendine özgü bir çalışma yöntemi izliyor olsak da basitçe birkaç madde ile beraber neler yapacağımız şöyle özetlenebilir:
Yüzlerce güzel hikaye, değişen tahlil sonuçları, artık ihtiyaç kalmayan ilaçlar, veda edilen hastalıklar, hafifleyerek/kilo alarak hayal ettikleri bedenlere beraberce ulaşmış olmamız… Bazı danışanlarımın deneyimleri sizlere de ışık tutabilir, başarabileceğinize olan inancınızı tazeleyebilir. 🙂