Sena Zengin | Kadıköy Diyetisyen – Beslenme Uzmanı

Besin takviyelerinin çoğunlukla bilinçsizce alındığı ve her takviyenin her soruna çözüm olduğunun sanıldığı şu zamanlarda ne kullandığınızı bilmeniz daha büyük önem taşıyor. Yazıda size popüler antioksidan takviyelerden biri olan resveratrolden detaylıca bahsedecek ve bu konuda piyasadaki bilgi kirliliğinin mümkün mertebe önüne geçmeyi amaçlayacağım. Resveratrol nedir, resveratrol takviyesi ne işe yarar, resveratrolün yararları nelerdir gibi sorulara yanıt arayacağız. 

Bilimsel adı trans -3,5,4′-trihidroksistilben olan resveratrol, polifenol özellik gösteren bir bitkisel kimyasal. Polifenoller insan sağlığına yararlı antioksidan bileşikler olduğundan resveratrolün de sağlığa pek çok katkısı olduğu söylenebilir. Aynı zamanda bitkilerde mantar gibi dış uyaranlara karşı koruma amaçlı üretilen bir fitoaleksindir.

Resveratrol kırmızı şarap, mor üzüm, dut, yer fıstığı, üzüm suyu ve bazı meyvelerde bulunur. Ayrıca kırmızı şarap da bol miktarda resveratrol içerir. Fakat şarabın resveratrol içeriyor olması, tüketiminin sağlık için mutlak faydalı olduğunu göstermez. Zira günde 1 gram resveratrol elde etmek için, bir kişinin tahminen 500 – 2.700 litre arası şarap tüketmesi gerekir. Bu rakam ulaşılabilir olmadığı gibi sağlık için pek çok zararı da beraberinde getirecektir. Aynı şekilde 1 gr resveratrol için 800 kilogram kırmızı üzüm veya 2.900 kilogram bitter çikolata tüketilmesi gerekecektir. Bu da sırf daha fazla resveratrol almak için onu içeren besinlerin sınırsızca tüketimini faydasız kılar.

Bu arada şarap içenlerin hiç şarap içmeyenlere oranla daha fazla antioksidan alımından ötürü yaşam sürelerinin daha uzun olabileceğine yönelik çalışmalar da mevcut. Ancak araştırmacılar bunda fazla şarap tüketen kesimin ekonomik durumları ve yaşam koşullarının diğer gruba oranla daha iyi olmasının etkili olabileceği görüşündeler.

Resveratrol nasıl çalışır?

  • Resveratrol hızla metabolize olur ve vücuttan uzaklaştırılır. Bu da vücudunuz tarafından kullanılabileceği miktarı (biyoyararlanım) sınırlar.
  • Resveratrolün en belirgin özelliği sağlığa zararlı serbest radikalleri temizlemeye yardımcı oluşudur. Bu polifenolik bileşik, hücresel mitokondri sentezini uyarır ve mitokondri kaynaklı sağlığa zararlı süperoksit oluşumunu azaltır. 
  • Resveratrolün en yüksek seviyeleri genel olarak alımını takip eden 0.5-1,5 saat arasında gözlenir. Buradan resveratrolün yarı ömrünün kısa olduğu sonucuna varılabilir. Ağızdan alımından 12-24 saat arası bir süre sonra da vücuttan atılmış olur. Ayrıca damardan alımla yarı ömrünün oral alıma göre arttığı gözlenmiştir.
  • Şaşırtıcı şekilde düşük doz resveratrol alımında yüksek doz alıma kıyasla daha yüksek oranda resveratrolün vücuttan uzaklaştırıldığı görülür.

Resveratrol faydaları nelerdir, ne için kullanılır?

Şimdi de “resveratrolün faydaları nelerdir, resveratrol ne için kullanılır” gibi soruları yanıtlayalım. Klinik öncesi çalışmalarda, resveratrolün kanser ve kalp damar hastalıkları gibi hastalıkların önlenmesi veya tedavisinde değerlendirilebilecek çok sayıda biyolojik özelliğe sahip olduğu görülmüştür.

Resveratrol yaşlılığı geciktirme, ömrü uzatma, obezite, kalp-damar hastalıkları ve bozulmuş kan şekeri dengesiyle mücadelenin doğal bir yolu olarak savaşmanın doğal bir yolu olarak tanınmıştır. Peki resveratrol bu sorunların tümüyle gerçekten mücadele edebiliyor mu? Gelin inceleyelim:

Antioksidan:  Resveratrol vücut için zararlı bileşikler olan serbest radikalleri temizlemede etkin rol alır. Aynı zamanda yine vücuda zarar veren reaktif oksijen (ROS) üretimini baskılar. Ayrıca mitokondri sentezini uyararak mitokondri kaynaklı ROS bileşiği olan süperoksit oluşumunu azaltır. Bunun yanı sıra çeşitli antioksidan enzimlerin oluşumunu arttırır.

Resveratrol kullanan bireylerden elde edilen kan örnekleri inflamatuar protein tümör nekroz faktörünün (TNF),  kan damarlarındaki iltihabı artıran ve diyabet gelişimine neden olan diğer benzer bileşiklerin baskılandığını gösterdi. Söz konusu inflamatuar faktörlerin ilerleyen süreçlerde yaşlanma ve felç ihtimali üzerinde etkisi olduğunu belirtti.

Gen düzenleyicisi: Resveratrol birçok biyolojik olayda net faydalar sağlasa da DNA onarımı üzerinde hala net sonuçlar veremediği görülüyor. Resveratrolün yaşlanmayı azaltma, ömrü uzatma ve DNA onarımı gibi konularda olumlu etkilerinin görüldüğünün söylenebilmesi için mevcut çalışmalar yetersizdir. 

Genel sağlık durumu: 800 kişi üzerinde yapılan geniş bir çalışmada gıdalardan doğal yollarla daha fazla resveratrol alan bireyler incelendi. Katılanların idrarındaki resveratrol miktarları ölçüldü ve daha sağlıklı olanların idrarında daha yüksek miktarda resveratrol görülmesi umuldu. Ancak sonuçlar bunu desteklemedi. Genel sağlık durumunun daha iyi olması salt resveratrol miktarından bağımsız olduğu sonucuna varıldı. Dolayısıyla sağlığın beslenme, takviyeler, yaşam biçimi bakımından bütünlük arz ettiği ve mucize besin, mucize takviye söylemlerinin gerçek dışı olduğu sonucuna varabiliriz.  

Nörodejeneratif bozukluklar: Ulaşılan kanıtlara göre resveratrolün iltihaplanma karşıtı özelliği sayesinde hücre hasarını azaltabileceği düşünülüyor. Nörodejeneratif (sinir hücrelerinin hasarı) hastalıkların tedavisindeki yararlı etkileri de buradan geliyor.

Yaşam süresi: Şarap, ekmek ve bira yapımında kullanılan bir maya olan Saccharomyces cerevisiae mayasında resveratrol takviyesinin mayanın ömrünü uzattığı görüldü. Meyve sinekleri, fareler ve solucanlarda da aynı sonuca ulaşıldı. Fakat aynı işlemin insan metabolizmasında aynı sonucu vermediği görüldü. Çünkü insan için gerekli olan düzey çok daha fazlaydı. İnsanlarda gerçekleştirilen diğer çalışmalarda da yaşam süresi ile resveratrol alımı arasında direkt bir bağlantı kurulamadı. İnsanlarla diğer canlıların biyolojik mekanizmaları derin farklılıklar içerdiğinden hayvan çalışmalarından elde edilen sonuçlar bire bir örtüşmeyebilir. Maya değilseniz, resveratrol takviyesi ömrünüzü uzatmak için yeterli olmayabilir. 

Anti-inflamatuar: Resveratrolün IL-1, IL-8 ve TNF-a gibi inflamasyon oluşturan sitokinlerin düzeyini azaltmadaki etkisinin incelendiği çalışmalarda bu konuda işe yaradığı sonucuna varıldı. Resveratrolün anti-inflamatuar (iltihap karşıtı) özellik gösterdiğine net olarak ulaşıldı. 

Bilişsel işlevler: Sağlıklı bireylerde resveratrol alımının ruh hali, bilişsel işlev ve beyin kan akışı gibi özelliklere etkisi üzerine yapılan çalışmalarda olumlu izlere rastlandı. Resveratrol kullanılan yaklaşık 1 ayın sonunda kişilerin hissettiği yorgunluk düzeylerinin önemli ölçüde azaldığı görüldü. 

Alzheimer: ABD’de araştırmacılar, hafif ve orta dereceli Alzheimer hastalarında yüksek dozda (1 gr’lık doz/günde 2 kez) resveratrol almanın güvenliğini ve etkinliğini incelediler. Beyindeki amiloid-beta proteinlerinin miktarı Alzheimer için ayırt edici bir özelliktir ve hastalık ilerledikçe amiloid-beta seviyeleri düşer. Araştırmacılar Alzheimer’ın çeşitli biyolojik değişkenlerine baktılar ve bir yıl boyunca resveratrol alanların almayanlara göre daha yüksek amiloid-beta proteini seviyelerine sahip olduğunu buldular. 1 yıl süren başka bir çalışmada ise resveratrol alan grubun kan ve beyin omurilik sıvısındaki amiloid-beta seviyeleri neredeyse hiç değişiklik göstermezken, resveratrol almayan grubun değerlerinde başlangıca göre düşüş gözlendi. Bu çalışmalardan resveratrolun kan-beyin bariyerini geçebildiği sonucuna da varıldı. 

Kanser: Hayvan kanserleri üzerine yapılan araştırmalarda resveratrol takviyesinin kanser hücrelerinin büyümesini engelleyebildiği görülse de insanlardaki etkinin kanserin türüne göre değişebileceğine yönelik sonuçlar alındı. İnsanlarda inflamasyona sebep olan bir protein olan IL-6’nın resveratrol tarafından baskılanabildiği görüldü. Bu da yüksek IL-6 görülen meme kanserinde etkili olabileceği sonucunu verdi. 

Çalışmalar resveratrolün meme, mide, pankreas ve tiroid gibi kanser durumlarında kanserli dizilerin çoğalmasını engellediğini gösteriyor.  Hayvanlarda da karaciğer, deri, prostat, meme ve akciğer kanseri gibi türlerde kanserin gelişimini engellediğine yönelik sonuçlar var. Yine de insanlarda kanser durumundaki etkilerinin netleştirilebilmesi için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulduğunu söylenebilir. 

Kalp-damar hastalıkları: Resveratrolün kalp hastalıklarına karşı net olarak koruyucu bir etkisi olduğu söylenebilir. Ayrıca, kalp hipertrofisini (kalbin anormal kalınlaşması) de önler.

Birkaç çalışma 8 mg/gün resveratrol içeren üzüm takviyesinin kalp damar hastalıkları bakımından risk taşıyan veya hasta bireylerde inflamatuar durumu azalttığını gösterdi. Başka bir çalışmada resveratrol kullanımında HDL (iyi kolesterol) seviyeleri artarken LDL (kötü kolesterol ) seviyeleri ve sistolik (büyük) tansiyonda düşüş görüldü. 

Diyabet ve bozulmuş açlık glikozu: Hayvanlar üzerinde yapılan birçok araştırma resveratrol takviyelerinin insülin direncinde iyileşmelere yol açtığını gösteriyor. Aynı şekilde insan çalışmaları da tip 2 diyabetli bireylerde resveratrol alımıyla insülin direncinde azalma olabileceğini bildiriyor. Bir çalışma, resveratrol tüketen tip 2 diyabetli hastalarda açlık kan şekeri ve insülin konsantrasyonlarını önemli ölçüde azaldığını ortaya koyuyor. Aynı çalışma 3 aylık kan şekeri göstergesi olan Hb A1c’yi azalttığını ve insülin direnci göstergesi olan HOMA-IR değerlerini düşürdüğünü de ifade ediyor. 

250 mg/gün resveratrol kullanılan başka bir araştırma 3 ay sonunda deneklerde açlık glikoz konsantrasyonu, HbA1c, tansiyon, toplam kolesterol ve LDL kolesterol gibi biyokimyasal parametrelerde önemli iyileşmeler görüldü. 

Obezite: Düşük yağ ve yüksek yağ oranına sahip hayvan grupları üzerinde yapılan araştırmalarda, resveratrol kullanımı neticesinde yüksek yağ oranına sahip grupta diğer gruba oranla ciddi bir ağırlık azalması görüldü. Buna ayrıca vücut yağ yüzdesindeki azalma da eşlik etti. 

Kas onarımı: Yapılan çalışmalarda resveratrol takviyesinin kas distrofisi (güçsüzlüğü, kaybı) probleminde iyileştirici etkisi olduğunu gösteriyor. Yaşlı hayvanlarda yapılan araştırmalar ise kaslardaki oksidatif streste azalmaya yol açtığı sonucunu veriyor. 

Resveratrolün egzersiz sonrası yorucu etkiler üzerinde de iyileşme sağladığı yönünde araştırmalar mevcut. Yorucu bir egzersizin ardından üzüm suyu verilen kemirgenlerin kaslarında reaktif oksijen üretimini baskıladığı görüldü. Ayrıca sıçanlarda yapılan deneylerde antrenman programına eklenen resveratrolün egzersiz performansında artışa yol açtığı görüldü. 

Resveratrol nasıl kullanılır?

Öncelikle her sorun için resveratrolün çözüme destek olamayacağını bilmeniz gerekiyor. Doz ayarlamasının ve sizin sorununuzda gerekli olup olmadığının netleştirilmesi adına uzman görüşü almanızın yerinde olacak. “Resveratrol aç mı tok mu kullanılır” diye soracak olursanız tok karnına tüketmenin emilimini artırmak adına daha faydalı olduğunu söyleyebilirim. Mümkünse şarap yerine üzüm suyu, üzüm, dut gibi besinlerden alınmalı. Resveratrol takviyesini sabah kullanın, çünkü sabahları biyoyararlanımı daha yüksek oluyor.

Resveratrol etkisini artıranlar ve azaltanlar nelerdir?

  • Resveratrolü şarap değil de üzüm suyundan alın.
  • Resveratrolün vücut tarafından kullanımını karabiberle artırabilirsiniz. (karabiberin içeriğindeki piperin sebebiyle)
  • Sabah kullanımı biyoyararlanımı artıracaktır.

Resveratrol yan etkileri nelerdir, ilaç etkileşimleri

  • Bazı araştırmalar 2.5- 5 g arası resveratrol tüketiminden sonra mide bulantısı, gaz, ishal gibi yan etkiler olabileceğini gösterdi. Bunun yanı sıra miktar günde 1000 mg üzerine çıktığında da benzer yan etkiler görüldüğü olmuştur. Günlük 250 mg’ın ortalama güvenli doz olduğunu söyleyebilirim ancak duruma göre değişebileceğinden uzman kontrolü olmaksızın kullanmamanızı öneririm. 

  • Hamilelik ve emzirme döneminde resveratrol takviyesinden ziyade üzüm ve üzüm suyundan faydalanmanız daha doğru olur. 
  • Östrojen hormonuna duyarlı meme, rahim kanseri gibi hastalıklarda veya hastalık öyküsü geçirilmişse resveratrol takviyesini tercih etmeyin. Çünkü kimyasal yapısı, östrojen agonisti olan dietilstilbestrolünkine benzediğinden resveratrol de östrojen benzeri tepkiler gösterebilir. 
  • Resveratrol kullanıyorsanız kan sulandırıcı ilaçlar ve antiplateletler kullanmanız sakıncalı olabilir. 
  • Aspirin, ibuprofen gibi NSAID ilaçlarla birlikte resveratrolün kullanımı da uygun görülmemiştir. 
  • Resveratrol sitokrom P450 (CYP) enzimleri tarafından metabolize edilen ilaçların biyoyararlanımını ve toksisite riskini artırabilir. Bunlardan bazıları statinler, felodipin, nikardipin, nifedipin gibi kalsiyum kanal antagonistleri, anti-aritmikler (amiodaron), siklosporin gibi bağışıklık baskılayıcılar, antihistaminikler ve erektil disfonksiyon için kullanılan ilaçlardır.  Bunun yanı sıra parasetamol ve antidepresanlarla da etkileşime girebilir.

Resveratrol iştah keser mi, zayıflatır mı?

Resveratrol iştah kesmez ancak obezite söz konusuysa kilo vermeye katkıda bulunabilir. 

Resveratrol iştah açar mı, kilo aldırır mı?

Resveratrol iştah açmaz ve kilo aldırmaz. 

Sonuç

Resveratrol takviyelerini bilişsel bozukluklarda, nörodejeneratif hastalıklarda, kas güçsüzlüğü ve kalp-damar hastalıklarında kullanabilirsiniz. Ancak ilaç etkileşimlerine ve kullanım koşullarına dikkat etmeniz gerekiyor. Reçetesiz satılıyor olması sizi yanıltmasın. Bir uzman görüşü olmaksızın kullanmayın ve her şeye çare olamayacağı gerçekliğini aklınızdan çıkarmayın. Sağlıklı günler! 🙂

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir